Eşek Kulaklı Kral Midas mı? Arami Ülkesine Oturan Kral Mete mi?: Friglerin Kökenine Dair Tezler

"Bilmiyorsan öğren. Biliyorsan öğret"
Sümer Atasözü


Frigler ve onların Batı Anadolu'da bıraktığı izlere ilişkin yapılabilecek çok fazla yorum var. Köken tartışmaları konusunda batılı akademisyenlerin bir kısmı kökenlerini kesin olarak tespit ettiklerini iddia ederken, büyük bir çoğunluğu hala bu olguya şüphe ile yaklaşmakta. Özellikle Frigce denilebilecek dilin, iki dönemde birbirlerinden farklı şekillerde var olması bu konudaki araştırmalarda, arkeolog ve eski çağ tarihçilerinin kafasını epey karıştırıyor. Friglerin kökeni ile ilgili tartışmalara geçmeden önce size bu uygarlıkla ilgili geniş bilgi edindiğim bir kitabı tanıtmak istiyorum. Ondan sonra bu konu üzerindeki düşüncelerimi, mevcut varsayımlar üzerinden yürüteceğim.

Bir Uygarlığın Sırları Arasında Yolculuk: Frigler, Midas'ın Ülkesinde, Anıtların Gölgesinde - Taciser Tüfekçi Sivas, Hakan Sivas

Hititler ve Urartular bahsinde olduğu gibi yine Yapı Kredi Yayınlarının, aynı seri içerisinde yer alan Frigler ansiklopedisini tanıtacağım size. Bazı konularda şüphelerimi gidermek yerine arttıran bir eser olmasına karşın, Frig uygarlığı ile ilgili ayrıntılı bilgiler, büyük ansiklopedilerde ve genel eski çağ tarihi kitaplarında toplu olarak geçildiği için, size bu kitabı tanıtıp, düşüncelerimi ise edindiğim bilgiler doğrultusunda sunacağım. Yukarıda da belirttiğim gibi yine Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlanmış bir eser, kuşe kağıda renkli 388 sayfadan oluşuyor. Tıpkı diğer yayınlarda olduğu gibi, sayfanın yarısı İngilizce, yarısı Türkçe olarak ayrılmış durumda. Yine diğer eserlerde olduğu gibi, çok güzel görseller ve sayfaların bölünmüş hali sebebiyle, okuma yapmak üzere ortalama 150-170 sayfa arası bir metinle karşı karşıya kalıyorsunuz. İçerik konusuna gelince, yayınlanan makaleler arasında ciddi farklılıkların olması, olumlu mudur? yoksa olumsuz mu pek kestiremedim. Şöyle bir örnek vermem gerekirse; Friglerin kökenine ilişkin bir makalede Friglerin yazısının iki döneme ayrıldığı, Roma dönemi yazıların Hint-Avrupa dili olduğunun kesin olduğu, ancak ilk döneme yazılara ilişkin (Friglerin hüküm sürdüğü dönem kastediliyor) kesin olmasa da ikinci yazıdan hareketle Hint-Avrupa dil ailesi içerisinde yer alma ihtimalinin yüksek olduğundan bahsediliyor. Bir diğer makalede ise, makalenin yazarı kesin ve kuşkusuz bir şekilde Frig dilinin Hint-Avrupa dil ailesi içerisinde olduğu ispatlanmıştır diyor. Hali hazırda güncel olarak takip ettiğim bir konu olduğundan, henüz böyle bir ispatlanmışlık göremediğimi belirtmeliyim. Ayrıca madem farklı görüşlere yer veriliyor, bu takdirde neden Dr. Selahi Diker ve Prof.Dr. Kazım Mirşan'ın "Frig dili Türkçe'nin eski diyalektlerinden biridir" tezleri dikkate alınmıyor? İşte bir önceki yazımda bahsettiğim bizim akademisyenlerimizin tarafsızlık anlayışına muhteşem bir örnek daha. Size aşağıdaki satırlarda gayet akademik dille yazılmış bazı eserlerden örnek vererek bu durumun altını bir kez daha çizeceğim.

Eserin içerisinde pek çok konuda tıpkı diğerlerinde olduğu gibi Frig toplumunun alışkanlıkları, yapıları, sanatları ve tümülüslerinden bahsediliyor. Gönül isterdi ki, burada tümülüs kavramından bahsederken, hiç yön göstermeden kurganın ne olduğu da açıklansaydı, ancak tarafsız bilim buna da ne yazık ki müsaade etmemiş. Aslında bu taraflılık, tarafsızlık mevzuunda YKY'den çıkan diğer eserlere de not düşebilirdim, ancak her ileri adım attığımda daha fazla "taraflı tarafsızlık" gördüğüm için, bu konudaki görüşlerimi aktarmak bu esere kısmet oldu. Yoksa dizgi, özen ve kalite açısından tıpkı diğer eserler gibi çok üst düzey bir iş çıkartılmış. Aslında Hititler ve Urartular ile ilgili düşünce yazılarında tanıttığım kitaplar doğrultusunda neredeyse aynı şeyleri de söyleyebilirim. Farklı olarak bu eserde Frig müziği hakkında detaylı bilgiler edinmiş olmam oldu. Anadolu'da ve hatta dünya genelinde sistemli müziğin atası olarak Friglerin kabul edilmesi ve Helen müziğini ciddi şekilde etkilemesi de ayrıca çok önemli geldi bana. Bu konuyla ilgili eser dışında başka bir makalede Frig müziğinin etkilerini Osmanlı sanat müziğine kadar sürdürdüğünü öğrendim. Sonuç olarak Friglerin yaşamları ve uygarlıkları hakkında en geniş bilgiyi edinebileceğiniz tek derli toplu kaynak size tanıttığım bu eser. Elbette içinde doğruluğu kesin olan şeyler olduğu gibi, doğruluğu kesinleşmemiş durumlar hakkında da bilgi verildiğini unutmamak lazım. Gelelim Friglere, kim bu gizemli halk?

Trakya'dan Frigya'ya Uzanan Bir Dolu Varsayım

Friglerle ilgili köken tartışmalarını sonuçlandırabilmek için, akıbetleri ve kökenleri konusunda tartışmalar olan bir diğer uygarlık olan Trakları iyi etüt etmek gerekiyor. Trak kavimleri M.Ö. 3.000 yılından bu yana adlarını verdikleri topraklar olan Trakya'da mukim bir kavim. Yazı kullanmadıklarına ilişkin kanılardan veya yazılı kaynakları varsa da bunlara ulaşılamadığından, bu kavmin kökeni hakkındaki tartışmalar akademik anlamda halen sürmekte. Hakkında yazılı kaynağa ulaşılamadığı iddia edilen bu kavmin diline ilişkin ise dayanak göstermeden ciddi tartışmalar yürütülmüş. Yazılı bir örneği olmayan bir dilin Hint-Avrupa veya Ural-Altay dil ailesine ait olduğu yolundaki tartışmalar olması çok garip. Traklara ilişkin tezlerde; yazılı alfabesi olmayan ve ölü diller sınıfında gösterilen bir dilin, hangi dil ailesine mensup olduğunu, hangi teknik kriterler ile tespit edebiliyorlar bu konuda bir uzmanlığım yok. İlla ki, başka kültürlere ait yazılı metinlerde misal Eski Yunancada Trak diline ilişkin bir kaç kelimeye rastlayabilirsiniz. Ancak M.Ö. 3.000'den beri bölgede olduğu bilinen bir uygarlığın dilini hangi delillerle Hint-Avrupa dil ailesi içerisine soktuğunuzu göstermeniz gerekmektedir. Sonuç olarak bir toplumun kökeni hakkında varsayımlarda bulunmak için tek geçerli delil dil değil. Trakların yaşam şekilleri incelendiği zaman, yakınlık gösterdiği kültürler üzerinden de hareket edilebilir. Traklar benim ikircikli bulduğum, batılı akademisyenlerin "Asyanik" olarak adlandırdıkları topluluklarla pek çok ortak özellik göstermeleridir. At yetiştiren, ata binen, ok kullanan, ölülerini kurgan-tümülüs tipi yapılar içerisine gömen, savaşçı, dağda yaşayanları vahşi, şehirde yaşayanları Yunan kavimleri sayesinde medeni!!(Asya ırklarının savaşçılığı ile Ari ırkların vahşiliği kıyas tutmaz) olarak nitelendirilen bir topluluk.

Hatırlarsanız geçen yazı da Hititlerin kökenleri ile ilgili dil üzerinden yapılan araştırmalarda "wasser" kelimesinden "water" yani su kelimesine ulaşılarak bu dilin Hint-Avrupa kökenli bir dil olduğu ispatlanmıştır demiştim. Her ne hikmetse bu bağlantı Trak-Turuk-Türk arasında kurulamamaktadır. Trakların kökeni ve Orta Asya kavimlerine benzerliklerini gösteren metinler Ksenophon'un Onbinlerin Dönüşü eserinden yapılan alıntılar ve Herodot Tarih'inden nakledilenler ile elde edilmiş bir sonuç. Eski Yunan tarihçilerinin anlatılarından aktarılanlar, bu kabilenin çağdaşlarından İskitlerle benzeri özellikler sergilediğini, hediye verme, toy kurma, savaşma adetleri ve sosyal yaşam konusundaki benzerlikler, Trak-Türk bağlantısının değerlendirilmeye alınmaya değer bir ihtimal olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak bu kısa girizgahın sebebine gelecek olursak, Friglerin kökenine ilişkin teorilerden birisi de köklerinin Traklara dayanıyor olabileceğidir. Bir çok özellik açısından benzeşen unsurlara sahip olmalarının yanı sıra, Erken dönem Frigcesinin Trakçanın diyalekti olabileceğini savunanlar var. Bu sebeple Frigler ile Traklar arasında kurulması muhtemel olası bir bağlantı ve Traklar mevzuunun daha net deliller ışığında değerlendirilmeye başlanması eski çağ tarihi açısından bir çok karanlık noktayı ortaya çıkarabilir. Benim dikkatimi çeken ise M.Ö. 3.000 tarihidir. Bu tarih Kenger uygarlığının refah içerisinde olduğu döneme tekabül ettiği gibi, aynı zamanda Sami göçlerinin artmaya başladığı ve tahmini olarak Kengerli nüfus çoğunluğunun göç etmeye zorlandığı dönemin başlangıcıdır. Yine aynı tarihte her ne kadar çok daha önceki tarihlerde Güneydoğu Anadolu'da bulundukları yönünde kuvvetli bir karine olsa da, Kenger-Sümer uygarlığının yoğun etkisi altında kalan Hurrilerin yazılı tarihe kayıtlı olarak girdiğini görmekteyiz. Yine şaşırtıcı bir şekilde M.Ö. 3.000'lerin başlangıcında, Proto-Frig diyebileceğimiz Trakların Trakya bölgesine yerleşmiş olması, Orta Anadolu'da Hatti unsurların beylikler halinde örgütlenmeye başlaması olguları hep birlikte ele alınmalıdır. Bu şekilde bir incelemeyle bu tarihin ve öneminin daha net kavranacağına inanıyorum.

Frigcenin Çözümlenmesi Açısından Türk Dili Tezlerinin İncelenmesi

Maraton kapsamında eski çağ tarihi döneminin sonuna geldiğimde sizlere tanıtmayı planladığım içerik olarak birçok uygarlıktan bir anda bahseden kitaplar var. O kitaplardan birinden yardım alarak Frigce hakkında bazı görüşleri tarafınıza sunmamın bu konu açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Türk tarihi ile ilgilenenlerin iyi bildiği bir isim olan Kazım Mirşan'ın araştırmaları konusunda tarihle ilgilenenler arasında birçok ihtilaf mevcuttur. Kimileri Türk tarihini, tarihin başlangıcından başlatan ve neredeyse her topluluğu Türk addeden Mirşan'ı abartılı ve şovenist bulmakta, kimileri kendisine deli demekte, kimileri ise tezlerinin kuvvetli delillerle dolu olduğunu ve söylediklerinin doğruluğu ihtimalinin çok yüksek olduğunu iddia etmektedir. Ben bu üç grupta da yokum. Bana göre iddiaları ilk okunuşta mantıklı gelebilir, ancak daha fazla akademik delil gerekmektedir. Bununla beraber tezlerinin ve iddialarının bir delinin güncesi muamelesi görmesinin de aşırı bir tavır olduğunu düşünüyorum. Nihayetinde bundan 50 yıl önce İskitler bir Proto-Türk kavmidir diyenlere de deli gözüyle bakılıyordu; ancak akademik ve arkeolojik veriler şu anda tam tersini gösteriyor ve Hunlar gibi İskitlerin Türklüğü konusunda da hakim kanaat bu yönde. Mirşan'a göre Frigce Türkçenin diyalektlerinden birisi. Kitaplarını satın almam mümkün olmadığı için iddialarını nasıl delillerle oluşturduğunu bilmiyorum. Ancak bildiğim bir diğer araştırmacı var. Dr. Selahi Diker'in Türk Dili'nin Beşbin Yılı isimli kitabını ilk elime aldığımda, Mirşan vari tespitlerle karşılaşacağımı düşünüyordum. Ancak ömrünü bu işe vakfetmiş ve dil bilimi konusunda ciddi seviyede uzmanlaşmış Selahi Diker'in bu kitabında diğer bir çok arkaik dil gibi Frigce'nin de doğru dilbilim ve söz dizimi kuralları çerçevesinde incelendiğinde bu dilin Ural-Altay dil ailesi içerisinde yer alması gerektiğine ilişkin çok vurucu tespitleri var.


Bu konu ile ilgili kitabında verdiği bilgileri okumanızı rica etmekle bir örnek vermem gerekirse; Kitapta bir Hitit mühründe yer alan ancak içerdiği ifadelerden dolayı Friglerle ilgisi bulunduğunu düşündüğü bir metini aşağıdaki gibi çözmüş Selahi Diker. Kitabın başında yaptığı açıklamalar, Türkçe dil bilgisi kuralları, ses bilim ve söz dizimi ilkeleri doğrultusunda bir altındaki şekilde çevirmiş durumda:

- tar-rik-tim mesar mat erm me-e (Tarriktime Erme ülkesinin kralı) (Orijinali)

- otur-ık-tım me(n) Ser Mata Arim-me (Ben Kral Mata (Mete) Arami Ülkesinde tahta oturdum)  veya
- otur-ık-tım me(n) Ser Mata er-i-me (Ben Kral Mete, erlerime hükümdar olarak tahta çıktım) (Selahi Diker çevirileri)


Selahi Diker'in Frigce başlığı altında çözümlediği başka kelimeler ve Frigce, Türkçe hazırlamış olduğu bir sözlük de mevcut bu kitabın içerisinde. Asurluların kaynaklarında Friglere Muşki denilmekte ve hükümdarlarının ismi Mita olarak sunulmaktadır. Mete-Mata-Mita-Midas dizisinden söz ederek, meşhur Kral Midas'ın gerçek isminin Mete olabileceğini vurguluyor Selahi Diker. Bu kitapta baştan sona çözümlediği Midas Anıtındaki yazılar, Limni yazıtları, Frig kült yazıtları çevirilerini de bu kitabı temin edebilirseniz okumanızı tavsiye ederim. Dil Bilgisi açısından, doğru kurallar, doğru ses bilgisi(fonetik) kuralları, söz dizim (sentaks) ilkeleri kullanılarak yapılan bu çalışmanın bu zamana kadar pek fazla su yüzüne çıkmamış olması, üstelik kitaba övgüler düzen yabancı akademisyenlerin varlığına rağmen, dikkat çekmiyor oluşu biraz garibime gidiyor. Kitabı geniş olarak tanıtacağım elbette; ancak bu kadar akademik ve dolu dolu bilgi veren, sunduğu tezlere karşı koymak için çok daha fazlasına sahip olunması gerektiğine inandığım bir eseri kaleme aldığı için kendi namıma Selahi Diker'e şükran borçluyum.Size bunun dışında internette karşılaştığım çok güzel bir karşılaştırmayı da okumanızı tavsiye ediyorum. Frig yazısı ile Orhun abidelerinin karşılıklı bir analizini içeriyor(*). Resimleri inceleyerek benzerliği kendiniz de görebilirsiniz.

Gorda'dan Midas'a Friglerin Kökenlerine İlişkin Fikirler

Frig uygarlığı hakkında geniş çaplı eserlerden faydalandığım bilgiler ve tarihi kendi algılama şeklim doğrultusunda ve bu konuda geliştirilmiş Türk tezleri açısından inceleme yapmam gerektiğinde Friglerin'de Proto-Türk kavimlerinden biri olabileceği yönünde ciddi bir kanaate sahip oldum. Bunu salt kafatasçı bir bakış açısıyla değil, bu zamana kadar okumasını yaptığım çok sayıda eski çağ tarihi kitabından yola çıkarak edindiğim bir bakış açısı olduğunu da belirtmeliyim. Yukarıda da belirttiğim üzere eski çağ tarihinin üzerindeki bulutların kaldırılması, M.Ö. 3.000'li yılların ilk döneminin aydınlatılmasına bağlıdır. Zira şu anki incelemelerim doğrultusunda Kenger-Sümer ve Hurrilerin birer Proto-Türk uygarlığı olduğu konusunda çok tatmin edici deliller olduğunu düşünüyorum. Bu iki uygarlığın yükseliş tarihinin, günümüz uygarlığının kökenini oluşturuyor olması ayrıca önemlidir. Hititlerin de Proto-Türk olduklarını düşünüyorum. Zira konuştukları dili Hint-Avrupa dil ailesi içerisine alan akademisyenler, aynı zamanda tarihteki ilk İndo-Avrupai milletin Hititler olduğunu beyan ediyorlar. Kavram karmaşası yaratmak için değil, ancak kavramların mantık ilkeleri doğrultusunda düzenlenmesi gerektiğine inanan biri olarak, Hititlerin devlet kurduğu tarihte Avrupa'da "uygarlık" olmadığını, Neolitik çağdan kalma yaşantılarını sürdüren toplulukların var olduğunu düşünürsek, bu millete Hint-Avrupalı demenin ne kadar saçma olacağını bir nebze olsun idrak edebiliriz. Bu durumda doğru önerme ya tüm Avrupa milletlerinin Anadolulu olduğu, ya da konuştuğu dil bakımından farklı özellik gösterse de, adet, töre, mitoloji, yaşam tarzı, ölü gömme adetleri gibi diğer birçok açıdan başka kavimlerin özelliğini sergileyen bu topluluğun kökenleri hakkında yeniden araştırma yapılması gerekliliğidir. Kaldı ki Hatti ve Hurri etkileri düşünüldüğünde, Avrupalıların "Anadolulu" olmayı pek de içlerine sindirebileceğini zannetmiyorum. 

Bu doğrultuda M.Ö. 3.000'li yıllarda Trakların yerleştiği bölgeden veya daha kuzeyinden kopup gelen, Orta Asya tipi kurganlar yapan, ölülerini değerli eşyaları ile birlikte gömen, cenaze törenleri arkasından ahaliye yemek veren, inanışları doğrultusunda anaerkil bir kültürden gelen ve kadına sosyal hayatta emsali uygarlıklara göre değer verilen, dağlık Frigya bölgesi ele alındığında ve Bitinya'nın coğrafi özellikleri doğrultusunda tespitte bulunmak gerektiğinde yüksek ve sarp yerlerde yerleşmeyi seven bir topluluktan bahsediyoruz. Benim burada bahsettiğim özelliklerin ne kadarını kendi kafanızda tanıdığınız uygarlıklarla eşleştirebilirsiniz bilmiyorum. Bu tarih bilginize ve hayal gücünüze kalmış. Ancak benim kanaatime göre bu özelliklerin çok büyük bir çoğunluğu Milattan öncesinde 2.000 yıllık bir süreyi kapsayan Proto-Türk boylarında gözüken özelliklerdir. M.Ö. 4.000 ve M.Ö. 2.000 arasına tarihlenen Orta Asya mezarlarında Frig tümülüslerine birebir benzeyen kurganlar bulunmakta olup, her iki mezarda da ölülerin hocker pozisyonunda (ana rahminde duran bebek pozisyonu) gömülmüş olduğuna ayrıca dikkat edilmelidir. Hititlerin de ölülerini aynı pozisyonda defnettiklerini belirtmek lazım. Tabii bunlar tek başına delil olabilecek kadar kuvvetli unsurlar değil. Aynı dönemde, aynı uygarlığın toprakları içerisinde ölülerin yakıldığı, gömüldüğü farklı uygulamalar da mevcut. Fakat bence anahtar nokta; ölü gömme adetlerinin, ölülere saygı duyma ve ölümden sonra yaşam olguları konusunda bir çizgi tutturmuş olan Asyanik (daha önceki bir yazımda da belirttiğim gibi sonradan uydurulan bir tanımdır) kavimlerin imzası niteliğinde olduğunu bilmekten geçiyor. 

Ben kendi maratonum sonrasında yaptığım tetkiklerde Friglere ilişkin gizemlerin çözülmesi halinde, onların da bir Proto-Türk kavmi olduğunun kesinleşeceğine inanıyorum. Dediğim gibi inanıyorum. Bilimsel bir delil olarak belirtmiyorum. Anadolu uygarlıkları hakkında ulaşılan verilerdeki karmaşıklığın sebebini ise M.Ö. 500 yılından sonra başlayan gelişmelere ve Pers, Helen ve Roma kültürlerinin etkisinin burada üstün bir kültür yaratırken, (Troya gibi) var olan kültürü tahrip etmesine bağlıyorum. Frigler ile ilgili ortaya çıkabilecek gelişmeleri takip edilecekler listeme eklemiş durumdayım.

Frigleri bitirirken maratonda bir sonraki yazıda, Friglerin sonunu getiren Kimmerleri tanıtacağım. Onlarla ilgili araştırmalarımda Frigler konusunda çaresiz kaldığımdan daha fazla çaresiz kalmıştım. Kimmerlerle ilgili bilgi sahibi olmak, bana 21 ciltlik bir ansiklopediye patladı. Bir sonraki yazıda elimdeki tek kaynağım olduğu için sizleri ansiklopedi ile tanıştıracağım ve daha sonra Kimmerler ile ilgili düşüncelerimi geniş geniş aktaracağım. 

Güney Rusya'da görüşmek üzere. 






(*) http://mozbulbul.blogcu.com/frigler-ve-gokturk-abideleri/9198551



Yorumlar