Fantastik Kurgunun Kaderini Değiştiren Kitap: Yüzüklerin Efendisi - J.R.R. Tolkien

"Hepsine hükmedecek tek bir yüzük, 
Hepsini o bulacak, 
Hepsini bir araya getirip, 
Karanlıkta birbirine bağlayacak"


Daha önce fantastik kurgu türünde herhangi bir roman okudunuz mu? En sevdiğiniz fantastik kurgu serileri hangisidir? En sevdiğiniz fantastik kurgu karakteri kimdir? Bu gibi sorulara verilebilecek onlarca farklı cevap olabilir. Ancak çoğunluğunu fantastik kurgu türünün hayranlarından oluşturan bir topluluğa "İlk okuduğunuz fantastik kurgu romanı nedir?" diye sorduğunuzda çok yüksek bir oranda alacağınız cevap Yüzüklerin Efendisi serisi olacaktır. Bir çok fantastik kurgu okuru okudukları diğer kitaplarda yoğun olarak Tolkien'in Orta Dünyasından izler bulmuştur. Yüzüklerin Efendisi sadece fantastik kurgu türü açısından değil, dünya edebiyat tarihi açısından da çok önemli bir dönemecin başlangıcıdır. Tolkien'in yarattığı ve ilham kaynaklarına aşağıda az çok değineceğim hususların barındığı Orta Dünyanın ortaya çıkışı aslında Yüzüklerin Efendisi ile değil, ondan önce yayınlanan Hobbit kitabı ile olmuştur. Hobbit kitabının yayınlanması ile akademik çevrelerden, bir masal kitabı yayınladığı eleştirisiyle başlayan ağır eleştiriler almasına rağmen, bu romanın başarılı olması ve fantezi dünyasında yeni bir kıta oluşmasını engelleyememiştir. Buna karşın çoğu fantastik kurgu okuru, Tolkien'in ilk kitabının Yüzüklerin Efendisi serisi olduğunu ve Orta Dünyanın bu kitap ile oluşturulduğunu sanırlar. Hazır seri demişken size öncelikle bu mükemmel yayının eşsiz bir baskısını tanıtayım. Lisedeyken yine Metis Yayınlarının 3 ciltlik baskısından okumuş olmama rağmen, size tanıtacağım baskısı yine Metis Yayınlarından ancak tek ciltlik özel basım versiyonudur. Bu cildin içerisinde Yüzük Kardeşliği, İki Kule ve Kralın Dönüşü kitapları birleştirilmiş durumdadır ve Metis Yayınlarının mükemmel sürprizi ile cilt korumasını kaldırdığınızda kırmızı ciltli bir kitapla karşılaşırsınız. (ki burada kurgunun içerisinde yer alan Bilbo Baggins'in kırmızı kitabına atıfta bulunulmaktadır) Ayrıca ön ve arka kapakta Orta Dünyanın haritasının bulunuyor olması ve cildin sonunda yer alan ayrı bölümleri hikayeyi takip etme açısından kaçınılmaz bir keyif de vermektedir.


Bu güzide eserin, kaliteli ve tek seferde okumayı mümkün kılan bu muazzam baskısı benim gibi bir kitapseveri çıldırtmaya yetiyor da artıyor bile. Hele ki lise ve üniversite yıllarımda duvarlarımı, çerçeveletilmiş kocaman bir Orta Dünya haritasının kapladığını düşünecek olursanız, baskının beni ne kadar mutlu ettiğini az çok kestirebilirsiniz. Tolkien'in dünyanın en çok satan iki serisinden birisini meydana getirmesi birçok etkenin bir arada bulunması ile mümkün olmuştur. Ancak romanın oluşum sürecinden çok, yaratılan dünyanın göz kamaştırıcılığından bahsetmek istiyorum. Tolkien'in üslubu sayesinde Shire'ın güneş vuran yeşilliğini, Ayrıkvadi'nin insan gözlerinin alışık olmadığı olağanüstü havasını, Moria madenlerinin cücelere mezar olmuş dehlizlerini, Lothlorien'de ormanların içerisinde yaşanan gizemle karışık huşuyu, Miğfer Dibi savaşının kıyıcılığını, Minas Tirith'in görkemini ve Minas Morgul'un karanlığını hissetmemek elde değil. Seri boyunca mekanların betimlemesinde neredeyse kusursuz denilebilecek bir tarz var. Bence film serisine başarıyı getiren sebeplerden birisi de bu betimlemenin mükemmelliği. Fantastik kurgu aleminin en özgün, özenilen ve kendisinden defalarca kopya edilen karakterlerinin de Yüzüklerin Efendisi serisine ait olduğunu söylersem abartmış sayılmam. Yüzük Kardeşliğinin her bir üyesi, kendilerine özgü yetenekleri, farklılıkları, zayıflıkları ve güçleri ile inanılmaz bir grup görüntüsü çizmektedir. Hikaye içerisinde büyük önem arz eden o kadar çok yan karakter ve baş karakter mevcuttur ki, her birini ayrı ayrı kişisel kahramanınız ilan edebilirsiniz. Mesela nedendir bilmem, Faramir'i hep çok sevmişimdir. Kitaplara aşina olan ve fantastik kurguyu seven pek çok insanın hikayeyi bildiğini düşünmeme rağmen, konu hakkında kısa bir özet geçmemin de faydalı olacağına inanıyorum.


Orta Dünya denen bir alemde, hobbitler, elfler, entler, cüceler, insanlar ve diğer iyi ve kötü yaratıklar yüzyıllardır birlikte yaşamaktadırlar. Orta Dünyanın çok eski zamanlarında güç yüzükleri dövülmüş, bunlar elflere, cücelere ve insanlara bu yüzükleri korumaları için verilmiş ve bütün bu yüzüklere hükmeden çok kudretli tek bir yüzük daha dövülmüştür. Yeni okuyacak olanların okurken öğreneceği üzere bir şekilde bu yüzük, bir hobbit olan Frodo Baggins'in eline geçecek ve bu yüzüğün hakkındaki efsaneleri bilen Orta Dünya arifi Gandalf tarafından yüzüğün fark edilmesi üzerine iyi ve kötü arasındaki nihai savaşı sonuçlandırmanın bu yüzüğün yok edilmesi olduğu kararına varılacaktır. Seride bu yüzüğün yok edilmesi sürecinde hikayenin geçtiği evrende yaşanan savaşlar, mücadeleler, tartışmalar, ittifaklar üzerinden benzersiz bir hikaye kurgulanmaktadır. Herkesin kendi okuma zevkine göre değişmekle birlikte, serinin beni en çok heyecanlandıran kitabı, ikincisi olan İki Kule idi. Size tanıttığım sürüm, tek ciltlik özel basım olduğundan, okumanızı bu ciltten yaptığınız takdirde sizler için seride bir eser seçmek mecburiyeti kalmayacak. Kitaptaki karakterlerin, toplulukların, mekanların kendilerine has pek çok özelliği var. Mesela Elflerin konuşmalarının ağdalı bir Türkçe ile çevirisi yapılmıştır. Bunun sebebi Tolkien'in romanın orijinalinde Elfler için Shakespeare dönemi İngilizcesini kullanmasıdır. Bu doğrultuda da örneğin Rohanlılar için de Orta Çağ İngilizcesi kullanılmış ve Türkçe'ye çevrilirken Orta Asya Türkçesine daha yakın bir çeviri yolu izlenmiştir. Bu bağlamda Gondor halkı günümüz Türkçesinin aristokrat düzeyde bir versiyonunu konuşuyor olmakla, Hobbitler için daha halka dönük bir çeviri tercih edilmiştir. Çeviri konusundaki bu hassasiyet için çevirmen Çiğdem Erkal İpek'i yürekten tebrik etmek gerek. Çünkü bu farklılıklar yazar tarafından toplulukları özelleştirmek adına eklenmiş hoş detaylar ve bu özelliklerin kendi dilimize bu ayrıntılar göz önüne alınarak çevrilmiş olması bizler için büyük bir şans.


Tolkien'in dil bilimi konusundaki profesörlüğünün getirmiş olduğu birikimle ortaya Elfçe diye fantastik kurgu aleminin çok kadim lisanlarından biri de çıkmıştır ki, bu husus Tolkien'in sadece yoktan bir evren var etmekle kalmayıp, bu evreni en küçük ayrıntısına kadar oluşturacak derinlikte hayal gücüne sahip olduğunu göstermektedir. Zaten Yüzüklerin Efendisi bu özelliği ile ardılı olan diğer eserlerden keskin bir biçimde ayrı ve özenlidir. Orta Dünya evreni daha sonra başka fantastik kurgu serilerinde kullanılmış, geliştirilmiş, değiştirilmiş ancak bu kitapta yer alan türler bütünüyle fantastik kurgu edebiyatına kök salmıştır. Mesela Elfler, Cüceler, Hobbitler, Arifler, Büyücüler, Orklar, Troller, Goblinler, İnsanlar vd. den müteşekkil bu dünyanın geleceği; Elfleri orman elfleri, kara elfler vd. olarak geliştirmiştir. Yüzüklerin Efendisi serisinde ejderhalar yoktur; ama Orta Dünya evreninde ejderhalar mevcuttur. Daha ziyade Kartal Efendileri, Nazguller, büyük örümcekler gibi yaratıklar vardır. Bu anlamıyla da ayrı bir özgünlüğü vardır. Hikayenin içerisinde bir aşk olmasına rağmen, diğer bazı örneklerde olduğu gibi, kurgu bu aşk hikayesinin etrafında dönmez. Aksine ilk görüşte en önemsiz karakterlermiş gibi gözüken Hobbitlerin etrafında şekillenir tüm kurgu. Hem serinin, hem de Orta Dünyanın kaderini kendilerinden fedakarlık beklenmeyen buçukluklar belirler. Tolkien'in roman içerisinde pek çok sembolik ögeye de dayanmıştır. Bu konuda kendi bilginiz ve görgünüz çerçevesinde yorum yapabileceğiniz gibi, Yüzüklerin Efendisi serisi hakkında yazılmış inceleme kitaplarına da bir göz atmanızı tavsiye ederim. Fırsatım olursa bu inceleme kitaplarından birini de blogda tanıtmayı planlıyorum.


Yeri gelmişken yüksek bütçeli bir yapım olarak ve hikayenin aktarılması açısından filmi başarılı bulduğumu belirtmeliyim. Edebiyat uyarlamalarının sinemaya uyarlanması hep zor olmuştur. Peter Jackson pek çok açıdan benim gibi kitabın fanatiklerini hayal kırıklığına uğratmış olabilir, ancak imkanlar dahilinde bundan daha iyisinin yapılamayacağı konusundaki görüşlere katılıyorum. Yine de Tom Bombadil'in filmde yer almaması bence seriye biraz ihanet gibi olmuş. Yüzüklerin Efendisi serisi hakkında söylenebilecek, o kadar çok söz, yapılabilecek o kadar çok tartışma var ki, bu satırlara sığdırmak mümkün değil. Dünya üzerinde Yüzüklerin Efendisi serisinden başka; heyecan verici olduğu kadar ürkütücü, duygusal olduğu kadar hareketli, kurgunun geçtiği coğrafyayı yaşatarak anlatan, karakterlerin her birinin aşırı derecede kendilerine has olduğu, güç, cesaret, fedakarlık kavramlarının yüz yıl geçse bile yazılanlar üzerinden sorgulanmasının yapılabileceği, erdemli olduğu kadar aşağılık karakterleri barındıran başka bir roman var mı bilmiyorum. Açıkçası varsa da bilmek istemiyorum. İlk olarak, üniversite sınavına hazırlandığım yıllarda, kulağımda walkman ile boş derslerde okuduğum, daha sonra bir kitapsızlık anımda tekrar baştan okurken kaçırdığım bir çok yer olduğunu fark ettiğim, film serisinin son halkası vizyona girdiğinde, filmde bulamadığım karakterleri tekrar yaşatmak adına bir kez daha okuduğum ender romanlardandır. Bu sebeple de daha güzel, daha dolu, daha bilge bir romana katlanamam.

Çünkü nasıl tek yüzük diğer yüzükleri bulup karanlıkta birleştirdiyse, Yüzüklerin Efendisi serisi de benim okuduğum bütün romanları bulup karanlıkta birleştirmiş durumda.

Ve eğer bugüne kadar okumadıysanız, yeni ve farklı bir aleme dalmanın tam sırasıdır diyorum.






Yorumlar