Kuzeyden Gelen Atlı Fırtına: İskitler/Sakalar (M.Ö. 800 - M.Ö. 200)

"At binenin; kılıç kuşananındır"
Türk Atasözü



Türk tarihini şekillendiren ve bugünkü geniş coğrafya üzerinde devletler kurmasını sağlayan önemli bir olgu vardır: Göç. Aslında resmi tarih tezlerinin iddiası olan Türk kültürünün atlı-göçebe kültür olarak görülmesi konusunda ki algı hatası da kanaatimce bu göç olgusunun tam olarak anlaşılamamasından kaynaklanmaktadır. Orta Asya'nın geniş bozkırları tarihin en eski devirlerinden bu yana, sürekli bir göç hareketi içerisinde olmuş, bozkırı sahiplenen her uygarlık, kendisinden daha güçlüsü ile karşılaşınca sahibi olduğu bozkırları terk ederek, batıya doğru göç etmeye başlamış. Bu mecburiyetin kavimlere katmış olduğu bir çok özellik olmuştur. Bunlardan önemli bir tanesi de kendini savunma ve kaçma güdüsü doğrultusunda gelişen göçebe kavimlerin savaşçı özelliklerinin sivrilmesidir. Göç, göçebelik, konar-göçerlik, Türk tarihi ile o kadar özdeş bir durumdur ki, Göç destanı bile var Türk sözlü edebiyatında. İskitler, genel Türk tarihi kapsamında sık kullanılan adıyla Sakalar'da bu göç dalgasından ziyadesiyle etkilenen bir kavimdir. Bu göçlerin dünya tarihini onulmaz bir şekilde etkilemiş olması da ayrıca önemlidir. Dünya siyasi tarihinin haritasını değiştirdiği gibi, birçok kavimin unutulup toprak altında kalmasına, bir çoğunun da yerinin değişmesine sebep olan bu konuyla alakalı ayrıntılı bilgilere geçmeden önce size bu kavim hakkında tetkik ettiğim kitapları tanıtacağım.

Küçük Asya'dan Gelen İskitler'in İlk Tarihi: Tarih - Herodotos

Herodot tarihi, İskitler'den bahseden veya bu uygarlığın tanıtılmasına özgülenmiş bir eser değil aslında. Meşhur tarihçinin yaşadığı dönemde ayakta kalabilmiş, Küçük Asya ve Yunanistan ağırlıklı, daha çok Pers, Yunan savaşları ekseninde geçen bir tarih yazımını esas alıyor. Modern anlamda batı tarihçiliğinin babası sayılan Herodot'un eserini, İskitler için tanıtmaya karar vermemin sebebi, bu kavimle ilgili ilk ve birinci elden verilen bilgilerin bu kitapta yer almasıyla bağlantılı. Herodot'un Tarih'i Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından basılmış, kitabın piyasadaki en revaçta olan bu basımın, çevirisi Müntekim Ökmen tarafından yapılmış. Karton kapaklı 817 sayfa. Eser, her birinin adı bir musanın(ilham perilerinin) adı olan dokuz kitaptan oluşuyor. Musalar, Homeros'un İlyada ve Odysseia destanlarında da geçen, Yunan mitolojisinin ilham perilerine verilen genel isim. Bu anlamda da resmi tarih yazıcılığını başlatan bir eser olmakla birlikte, meşhur tarihçinin eserinden bir paye de ilhamın gücüne bahşedilmiş olduğunu anlayabilirsiniz. Herodot tarihinde İskitler'den  dördüncü, dokuzuncu kitaplarda bahsediliyor. Yazıldığı döneme göre düşünüldüğünde, o çağın edebi akımlarından, destancılıktan tam anlamıyla sıyrılamasa da, metodolojik tarih anlamında bir ilke imza atmış olması sebebiyle, yıllardır güncelliğini koruyor. Hali hazırda Küçük Asya'da ve Güney Rusya'daki birçok kavimin kökenini belirlemesi açısından, Herodot tarihi birinci kaynak olarak gösteriliyor. Eseri okurken, batı tarihçiliğinin bakış açısını şekillendirenin Herodot olduğunu rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Herodot tarihinin bir kısmını önceden okumuş olmakla birlikte, ilk etapta konumuz olan İskitlerin tarihi ile yakından ilgili olduğu için İskit tarihine ilişkin bilgi verdiği kısımlar üzerinden inceledim. Bu doğrultuda kitabın birçok yerinde İskitlerden bahsedilmekte. Sair kısımlarda İskitlere değinilmesinin dışında dokuz kitaptan oluşan Herodot Tarihinin dördüncü kitabı tamamen İskitleri, yaşam şekilleri, yaşadıkları yerler, efsaneleri, dinleri vs. konuları anlatarak, bunlarla ilgili ayrıntılı bilgi veriyor.

Dördüncü kitabın dışında birinci kitapta, Lidyalılar ve Kimmerler ile ilgili geçen bahisler, Massagetler ve onların kadın hükümdarı Tomris'in anlatıldığı bölümler mevcut. Ayrıca ikinci kitapta ve altıncı kitapta da İskitlere ilişkin bilgilere rastlayabiliyorsunuz. İfadeler çok akıcı. Sizi, bir tarih okuduğunuzun bilincinde tutarken, sanki bir eski çağ hikayesi okuyormuşsunuz gibi sürükleyebiliyor. Özellikle piyasada aranılıp, bulunması tavsiye edilen Müntekim Ökmen çevirisi sizi bir çok çeviri karmaşasından kurtarıyor. Ayrıca belirli konularda çeviri yapılmakla birlikte, sayfaya düşülen dipnotlar ve muğlak olan konularla ilgili, ihtimallerin de çevirmen tarafından belirtiliyor olması okumayı daha da kolaylaştırıyor. Herodot'un eseri sadece tarihi anlam ifade eden bir eserde değil. M.Ö. 450'ler civarında sunduğu ayrıntılı coğrafi tariflerden Yirminci yüzyılın ortalarında yapılan arkeolojik kazılarda faydalanılmış olması ve tarihçinin verdiği coğrafi tarif ve nirengi noktalarının birebir varlığını koruyor olması, eseri arkeologlar için mühim bir kaynak haline getirmektedir. Ayrıca incelediği kavimlerin tarihlerinin yanı sıra; onlar hakkında, dile getirdiği toplumsal koşullar eşliğinde ciddi sosyolojik veriler içerdiğini de kabul etmek gerekir. Son dönemde Kazım Mirşan'ın ve Haluk Tarcan'ın Herodot'un tarihin babası olamayacağı yönünde iddiaları ve bu iddialara delil olarak gösterdikleri bazı yazıtlar var; ancak onların bu eleştirisine karşı güçlü ve akademik şekilde yazılmış bir eleştiri/cevap yazısı okuduğumdan bu ihtimali burada incelemeye lüzum görmüyorum. Tarihle ilgilenen ve bundan keyif alan herkesin kütüphanesinde bulunması ve muhakkak tetkik etmesi gereken bir eser. Piyasada farklı baskıları mevcut. Eğer temin edecekseniz, muhakkak Müntekim Ökmen tarafından çevrilmiş olan, size tanıtmış olduğum baskıyı tercih etmenizi tavsiye ederim.

Arkeolojik Nüveler Doğrultusunda Çizilen Bir Profil: İskitler - B.N. Grakov

İskitler konusunda ilk bilgi edinmek isteyeceğiniz bir kitap olduğunu söylemenin mümkün olmadığı; ancak arkeolojik açıdan bu uygarlığın buluntuları ile ilgili geniş bilgi edinebileceğiniz bir kitapla devam ediyoruz. Kitabın yazarı olan Rus arkeolog B.N. Grakov'un çalışması, tarihsel anlamda İskit uygarlığını açıklama da yetersiz gözüküyor olduğundan olsa gerek yayınevi tarafından bu kitaba eklenmiş iki ek yazıyı da barındıran bir kitap. Selenge Yayınları tarafından basılmış, karton kapaklı, içinde renkli kuşe kağıda arkeolojik delillerin sergilendiği, 418 sayfaya sahip eserde öncelikle Selenge Yayınlarının kurucusu Ahsen Batur'un kapsamlı önsözünü okumanızı tavsiye ederim. Kitabı temin ederken, İskitler/Sakalar ile ilgili metodik tarihi bir çalışma bekliyor olduğum için bir parça hayal kırıklığına uğradığımı söylemem gerek. B.N. Grakov, İskit uygarlığını daha çok arkeolojik bulgular yönünden değerlendirmekte. Bu sebeple İskitlerin tarihlerine, geçmişlerine dair bu kitap genelinde edinebileceğiniz bilgiler epey sınırlı. Arkeolojik açıdan inceleme yapılması sebebiyle daha çok sanat tarihi açısından bir inceleme okuyorsunuz. Kaldı ki Grakov'un İskitler'in Slav kökenli bir halk olduğu konusunda neredeyse kesin denilebilecek bir kabul durumu var. Oysa bu tez İskit/Saka uygarlığı açısından en az rağbet gören ve son dönemde neredeyse terk edilmiş bir tez. Kitap içeriğinde gündelik yaşamda kullanılan eşyalar, İskitlerin komşularına etkileri, kral kurganlarının yapısı gibi detaylar mevcut. Buna rağmen İskitler hakkında kafanızda oluşabilecek pek çok boşluğu doldurur nitelikte bir kitap. Özellikle kılıç ve teber süslemelerindeki motifler, yaşam koşullarının tarifi esnasında Türk kültürünün ilk izlerini taşıyan tesadüf üstü benzerlikleri farkında olmasa da vurgulaması ilginç bir dipnottur.

Grakov'un eseri kaleme alırken hedeflediği şeylerden biri de İskit tarihinden daha çok, Rusya toprakları içerisinde bulunan zengin kültür unsurlarını vurgulamak olmuş. Bu açıdan okurken biraz sıkılmanız ihtimal dahilinde. Zaten eserin akademik amaçlar dışında, yatarken veya dolu dolu bilgi edinebilmek için okunması mümkün değil. Özel ilgi alanınıza giren konular arasında arkeoloji yoksa, kitabın ilk kısmında bile kitabı okumaktan vazgeçebilirsiniz. Kanaatimce Selenge Yayınları'da kitabın bu açıdan zaafını görmüş olmalı ki, kitabın sonuna Sakalar ile ilgili bağımsız iki makale koymuşlar. Makalelerin özelliğini algılamak için kısa bir bilgi vermem gerekiyor. Sakalar üç grup halinde örgütlenmiş bir devlet, batı koluna Herodot'un Tarih'inde geçen Skythes ismi dolayısıyla İskitler diyorlar. Pers kaynaklarına göre bu üç ayrı Saka topluluğu, Saka Tigrakhauda, Saka tiay para daray, Saka haumavarga olarak anılıyor. Kuzey Avrupa'da, olağan Saka coğrafyasının en batısında kalan, Herodot'un tanımakta olduğu Sakalar'ın dışında Orta Asya ve Hindistan'ın kuzeyinde de Saka toplulukları var. Araştırmacılara göre, Massagetler'de Saka topluluklarından sayılıyor. Hatta Saka İmparatorluğunun efsanevi meşhur kadın kağanı Tomris'in, Massaget hükümdarı Thamyris olduğu yönündeki yoğun bir akademik kabul mevcut. İşte kitabın sonunda yer alan iki makale de Sakaların daha çok Orta Asya ve Hindistan'ın kuzeyinde yer alan parçaları ile ilgili olarak kaleme alınmış. Kitabın arkeolojik materyallerin sergilenmesi amacının dışına çıkmasını sağlayanlar da bu makaleler. Eğer genel İskit/Saka tarihine ilişkin malumattan farklı bir malumata ulaşmak isterseniz sizlere bu kitabı tavsiye ederim. Bu özelliğinin dışında daha çok sanat tarihçilerine hitap eden bir eser olduğunun da altını çizeyim.

Çin Sınırından Güney Rusya'ya: İskitlerin Tarihi, Atlı Kavimler Medeniyeti - Prof.Dr. Ekrem Memiş

İskitler ile ilgili bilgileri içeren kısa ama kapsamlı bir kitap tanıtacağım. Prof. Dr. Ekrem Memiş ile ilgili Troyalılar kitabını tanıtırken sizleri kısaca bilgilendirmiştim. Eski Çağ Türk tarihi açısından öne çıkan isimlerden olması ve büyük birikim gereken tespitlerinin yanında, benim ilk tanıttığım kitapta da anlayamadığım tek bir sorun mevcuttu. O da kitaplarında, kendisinin eski kitaplarından veya yayınlarından alıntı yapması. Ancak kendisini kaynak gösteren bir bilim adamı olmasının yanında, bu kitabında daha akademik, kendi tespit ve açıklamalarını farklı bilim adamları ve farklı coğrafyanın tarihçilerinin tespitleri ile zenginleştirdiğini, bu sebeple İskitler konusunda çok yetkin olduğunu ve üslubunun akıcı olduğunu belirteyim. Kitap Altınpost Yayınları tarafından yayınlanmış, karton kapaklı 124 sayfa. Ekrem hoca, kitabın önsöz kısmında İskitler ile ilgili çalışan diğer akademisyen arkadaşlarına ve bu konuda çalışma yapan Türk tarihçilerine biraz çatmış. Kendi eserinden alıntı yapılması ve kendi eserinin üzerine çıkılamadığı yönünde bir iddiası var. Aslına bakarsanız bir aşağıda tanıtacağım Prof. Dr. İlhami Durmuş'un kitabı ile bazı bölümler kelimesi kelimesine aynı. Ekrem hocanın kitabının basım tarihi ise daha eski. Ancak temelde kitaplar birbirlerinden farklılık arz ediyor. Kitap, İskitler/Sakaları tetkik ederken kullanılan kaynakları tanıtarak başlıyor. Kaynakları yazılı ve arkeolojik kaynaklar olmak üzere iki ana başlık altında tanıtıp, tetkik ediyor. Bunun ardından İskitlerin yaşadığı coğrafyanın tetkiki, arkasından da İskitlerin siyasi tarihini, uygarlığın ayakta kaldığı bin senelik süreçte kaynaklar doğrultusunda diğer kavimlerle ilişkilerini ve İskitlerin kökenlerine dair görüşleri açıklayarak anlatıyor.

Kitapta son olarak ele alınan bölüm İskit kültürü başlığı altında yer alıyor. İskitlerin yönetim tarzı, hayat tarzı, görünümleri, askeri teşkilatlanmaları ve diğer konular hakkındaki açıklamaları peşi sıra sunuluyor. Kitabın son bölümünde iki harita ve bulunan bazı arkeolojik kayıtların, elle çizilmiş versiyonları yer alıyor. Kitabın içeriği kısa süre içerisinde İskitler hakkında genel olarak bilgi edinmek isteyenler için ideal. Ancak sondaki resimler benim kanaatime göre pek olmamış. Haritaların da alıntı yapıldığı belli ve haritaların içeriğinden hiçbir şey anlaşılmıyor. İskitlerin etki sahası diye sunulmuş harita özellikle karmaşık bir harita. Çoğunlukla Herodot tarihinden yapılmış alıntıların olduğu bölümler var ki, benim gibi İskitler/Sakalar hakkında mevcut kitapları önceden okumuş biriyseniz, bu kadar tekrar sizi yorabiliyor. Aynı zamanda bir bibliyofili olarak kitabın kapağının sertliğinden dolayı, okurken kitabı tuttuğumda verdiği his beni biraz rahatsız etti. İçerik olarak bakarsak, tetkikleri sonucunda Ekrem hocaya göre İskitler Turani bir kavim. Yaşam şekilleri, ata ve biniciliğe vermiş oldukları önem, savaşçı kişilikleri, örf ve adetleri Turani kavimlerle çok benzeşiyor. Ekrem hocanın sonuç kısmında, İskitlerin kökenlerine dair tezleri ilk okuyuşta basit olarak algılanabilecek sözlerle sarsıyor olması, daha doğrusu yürüttüğü mantık birinci elden akademik bir yaklaşım olmasa da, popüler tarih mantığıyla okunduğunda; insanda, ifadelerinin doğru seçilmiş olduğu yönünde kanaat uyandırıyor. Basit bir örnek vermek gerekirse, İskitlerin Güney Rusya'da yerleşmiş olmasının, onları Slav ilan etmeye yetmeyeceği yönündeki ifadesi basit bir mantık üzerine kurulmuş olmasına karşın, bence de doğru bir tez. Bu tezlere ve düşüncelerime bir sonraki yazıda geniş olarak yer vereceğim. Eğer İskitlerin tarihine fazla akademik ayrıntı içerisinde boğulmadan bir göz atmak istiyorsanız, Ekrem hocanın kitabı bunun için yeterli ve ideal.

Tarih Yazmaktan Çok, Tarih Yapan Bir Kavim: İskitler - Prof. Dr. İlhami Durmuş

Bu iki kitabı alt alta tanıtırken, İlhami hocanın kitabını özellikle en son tanıtmayı seçtim. Biraz evvel yukarıda bahsettiğim gibi, İskitlerin Tarihi ile bu kitap yazılış metodu ve ilerleme açısından büyük benzerlik arz ettiği gibi, bazı ifadeler kelimesi kelimesine aynı. Bu aynılık 20-25 sayfalık bir bölüm için geçerli olmakla birlikte, şüphesiz bu tanıtacağım kitap çok daha kapsamlı ve çok daha doyurucu. Kitap Kaynak Yayınları tarafından basılmış. Karton kapaklı 206 sayfa. Prof. Dr. İlhami Durmuş, hayatını atlı kavimler medeniyetlerine adamış bir akademisyen. Akademik hayatı boyunca İskitler, Sarmatlar, Hunlar gibi atlı kavimleri incelemiş. Türkler Ansiklopedisi'nde, birisinde katkı sağlayan olmakla birlikte iki önemli makalesi de mevcut. Bu kitap ise bütün araştırmalarının olgunlaşmış bir sürümü. Kitabın ilerleyişi, yukarıdaki kitap ile neredeyse aynı. Bazı farklılıklar dışında aynı sıralama ile kaynaklar, siyasi tarih, kültür incelemesi yapılmış. O yüzden sizlere bu kitabın ayırıcı özelliklerinden bahsetmem gerekir. Örneğin kaynakları incelemek için yapılan giriş farklı. İskit adının nereden geldiğini bulmak amacı hedeflenerek başlanmış. Buradan İskitlerin kökeni meselesine, üçüncü bölümde siyasi tarihleri ve dördüncü bölümde kültürlerine yer verilmiş. Pek çok ifade çakışmakla birlikte İlhami hocanın tespitleri ve kaynakları yorumlama şekli daha vurucu geldi bana. Ayrıca İskitlerin dil ve yazısı ile dinine ilişkin bilgiler daha kapsamlı, daha çok akademik kaynak, delil ve tez sunuluyor. Örneğin Esik kurganında bir vazo üzerinde bulunan yazının deşifre edilmesi sonucu Orhun Rünik alfabesinin ilkel bir sürümü olduğu ve metnin açık bir şekilde İskitler'in Orta Asya Turani kavimlerinin atası olabileceğinin altı çiziliyor. Farklı olarak Codex Cummanicus'un İskitlerle ilgili metni hem orijinalinin görseli, hem de birebir çevirisi ile verilmiş durumda.

İskitlerin atlı süvari birliklerinin kurucuları olmaları ve at biniciliğindeki gelişmenin hem kendi şahlanışlarını, hem de sonlarını getirmiş olması hakkında verilen bilgi muazzamdı. (Şöyle ki; üzengiyi icat ederek, at üzerinde kılıç sallayıp, ok çeken savaşçıları gören Anadolu ve Mezopotamya uygarlıkları bu yıkıcı İskit gücünün önünde birer birer döküldükten sonra, bu sefer metal üzengiyi icat eden Sarmat süvarileri tarafından İskitler tarih sahnesinden silinmişler) Kitapta sunulan görseller, kazı buluntularının fotoğrafı ve kağıt kalitesine rağmen çok daha net ve güzeller. Thamyris tespiti, Hiung-nu, Massaget, İskit, Kimmer ilişkisinin anlatıldığı yerler ve İlhami hocanın kendi tezlerinin yer aldığı bölümler keyifli ve öğretici. Bu kitapta akıcı bir şekilde yazılmış olduğu için okunması zor değil. Üstelik, sizi boğacak kadar Herodot alıntısı da mevcut değil. Kitapta ayrıca Sus ve çevresinde bulunan yazıtlarda tespit edilen Türkçe kelimelere yer verilmiş durumda. İlhami Durmuş'u, İskitlerin İrani veya Slav olduklarına dair tezleri çürütecek argümanlar üretme konusunda daha başarılı ve ikna edici bulduğumu söylemeliyim. Cümleyi tersten kurgularsak, İlhami hoca İskitlerin Turani bir kavim olduğunu daha ikna edici deliller ve tezler ile kuvvetlendirmiş durumda. Ayrıca bu kitapta Pers kaynaklarının Sakaları üçe bölümlemesi ile ilgili olarak daha geniş bilgi verilmekte ve İskit/Saka siyasi tarihini ve yönetim tarzını bu doğrultuda doğru şekilde yorumlamakta. Orta Asya Türk toplumlarında sık görülen Kurultayların veya halk meclislerinin köklerinin nasıl atıldığını bu kitabı incelerken anlayabiliyorsunuz. İskitler ile ilgili olarak gönül rahatlığıyla alıp, okuyabileceğiniz, konu hakkındaki bilgilerin kaynakçasının bolluğu ve birden farklı kaynaktan doğrulanması açısından başarılı bir akademik çalışmayı da beraberinde getirmiş olduğu bir kitap. Eğer İskitler ile ilgili okunacak kitaplar arıyorsanız ikinci sırada, hatta belli açılarda birinci sırada okumanız gereken kitaplardan. Kaldı ki bu konuda fazlaca akademik veya popüler tarih içerikli çalışma olmadığından en önemli seçeneklerinizden olduğunu vurgulamalıyım.

Böylece İskit/Saka uygarlığını anlatan kitapların tanıtımını bitirmiş oluyorum. Bu uygarlıkla ilgili bir sonraki yazıda çok kaliteli bir kitapla birlikte, epey uzun ve kapsamlı olarak düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım.

Yeniden buluşana kadar, okuma dolu günler dilerim.





Yorumlar