Kuzgun Yuvasının Efendisi ve Kendisi: Ben, Strahd (Bir Vampirin Anıları) - P.N. Elrod

"İçtim. Doyasıya. ve yaşadım... bir kez daha. Ben, Strahd. Toprakla birim"



Fantastik kurgu edebiyatının ve dahi edebiyatın en çok işlenen ve en eski karakterlerinden birisidir vampirler. Babil ile başlayan vampir kültürünün süregelen zaman içerisinde yeni ve farklı özellikler, örnekler, beceriler kazanarak ilerlemesi Bram Stoker'ın vampirlere ait bütün efsaneleri toparlayarak bir araya getirmesi ve Dracula'yı yazmasıyla, vampir efsanesi farklı bir boyuta doğru ilerlemeye başladı. Günümüze değin pek çok insan muhakkak bir vampir filmi izlemiş, içinde vampir geçen bir kitabı okumuş veya vampir denen varlığın efsanevi yönlerine dair bilgi sahibi olmuştur. Günümüzde daha çok fantastik kurgu edebiyatının önemli öznelerindendir. Özellikle son dönemde gençliğin büyük ilgisinin doğmasına sebep olan Alacakaranlık Serisi ile birlikte, izleyen dönemde birbiri arkasına vampir uyarlamaları çıkmış, pek çoğu da sabun köpüğü kitaplar olmaktan ileriye gidemeden tarihin tozlu rafları arasındaki yerlerini almışlardır. Size tanıtacağım kitap ikinci ve yeni baskısı Laika Yayınları tarafından yayınlanmış, karton kapaklı .. sayfa. Fantastik kurgu evrenleri içerisinde ayrı, karanlık ve büyüleyici bir yer olan Ravenloft kalesinde başlayan bir vampir hikayesi. Ravenolft serisinin ilk kitabı olan "Sislerin Vampiri" kitabından önce bu kitabı okuduğum için size Ravenloft'tan bahsedebilmek için, öncelikle Baron Strahd von Zarovich'i tanıtmam daha doğru olur diye düşündüm. Kaldı ki, Barovia ile bir bütün olan ve bu evrenin doğmasına sebebiyet verenin, kitabımızın kahramanı olan Strahd olduğunu düşünürsek Ravenloft'u anlamaya başlamak için neden ideal bir kitap olduğunu daha rahat anlayabiliriz. Kitapta, Strahd'ın vampir olmadan önce sürdüğü yaşamı, fethettiği yer ile birlikte yavaş yavaş üzerine çöken karanlığı, vampir olmasının arkasındaki etkenleri, nasıl vampir olduğunu ve vampir olduktan sonra Barovia'da olanları anlatan gotik, karanlık, ürkütücü bir kitap. Aslında bu serinin ismini de Kuzgunyuvası olarak Türkçeleştirmiş olmalarına karşın, Ravenloft ismi yaygın olan ve kitap serileri ile frp evreni açısından daha sık kullanılan ve bilinen ismidir. Strahd'ın karanlık güçlerle yaptığı anlaşma sonucu, toprağa bağlı olarak yarattığı kötü, karanlık ve kasvetli dünyanın diğer fantastik kurgu evrenlerinden epey farkı vardır. Öncelikle Ravenloft, Orta Dünya gibi veya Unutulmuş Diyarlar gibi rahatlıkla gezebileceğiniz tekin yerlere sahip bir evren değil. Bu kitapla keşfedeceğiniz üzere, Strahd'ın kötülüğü üzere var olan ve üzerinde gerçekleşen kötü olaylarla gittikçe büyüyüp genişleyen umutsuz, kasvetli bir dünyadır Ravenloft. Ejderha Mızrağı ve Unutulmuş Diyarlar evreninin paralelinde gelişen ve genişleyen kötücül bir evrendir. Toprakları üzerinde Strahd'ın kötülükleri ve acımasızlıkları hüküm sürerken, bu evrende yaşayan bütün canlılarda ümitsizlik ve korkudan beslenmektedirler.

Strahd'ın yarattığı bu kasvetli dünyaya her isteyenin de elini kolunu sallayarak girebilmesi mümkün değildir. Çünkü bizzat kendisini yaratan şeytani kötülükten beslenen, sanki nefes alıp veren ayrı ve daha büyük bir kötülüktür Ravenloft. Hikayeye gelirsek, bir savaşçı ve baron olan Strahd, ülkesi Barovia'nın fethedilmemiş olan son kalesi Ravenloft'u yani Kuzgunyuvasını ele geçirip, aile üyelerini bu kaleye toplar. Burada pek de sevmediği ve içten içe kendisini kıyaslayıp kıskandığı kardeşi Sergei'nin nişanlısı Tatyana'ya karşı içinde engelleyemediği bir tutkuyla aşık olup, onu elde etmek ister. Ana karakterimizin bu tutkusu uğruna hem kalesini, hem ülkesini, hem de kendisini büyük bir felakete sürükleyecek olan seçimi sonucu karanlık güçlerle bir anlaşma yapar ve kardeşi Sergei'yi öldürerek onun kanını içer. Strahd'ın vampir oluşu bu şekilde karşımıza çıkar. Hikaye esas itibariyle aşkı uğruna vampir olan adam temasını içerse de, gerek üslubundaki kasvet, gerekse karakterlerin salya sümük bir aşk hikayesinden daha farklı bir temayı işliyor olması sebebiyle, türdeşlerinden açık bir şekilde ayrılmaktadır. Zira, bugüne kadar gördüğünüz vampirlerden farklı olarak, Strahd'ın karizması yakışıklılığı veya aşkından değil bizzat şeytaniliğinden kaynaklanmaktadır. Strahd'da bir aşkın pençesindedir; lakin bizzat kendisi olan toprak gibi vahşeti ve kötülüğü ile bir bütündür. Popüler kültür imgelerindeki gibi, pürüzsüz teni ve yakışıklılığı değil, aşk için katliamın ve kötülüğün sınırlarını zorlayabilmesi onu farklı kılmaktadır. Üstelik Strahd'ın aşkı onu devinim içerisinde olan bir felakete de sürüklemektedir. Aşkının ölümü ve her yüzyılda bir yeniden canlanmasına rağmen ona kavuşamaması da onun laneti olacaktır. Kitap, Strahd'ın günlüklerini içermesinin yanı sıra, bazı bölümlerde anlatıcı değişir. Ravenloft'un nasıl ortaya çıktığını, bu evrenin en önemli karakterinin geçmişini anlatmakta olduğu için ayrıca serinin başvuru kitabı niteliğindedir. Ayrıca standart vampir hikayelerinden sıyrılan, "sis" bastığında ürkmenize sebep olacak, bir oturuşta okunacak kadar akıcı ve sarıcı olması sebebiyle de, kanaatimce serinin en güzel kitabıdır.

Kitabı tanıtırken bu evrenin, Unutulmuş Diyarlar ve Ejderha Mızrağı serilerinde geçen evrenlerle paralel olduğunu belirtmiştim. Kısmet olursa, bu seriye ilişkin diğer kitapları tanıtırken bu bağlantıları daha net anlatacağım. Kısaca değinmek gerekirse, Ravenloft serisinin ilk kitabında Unutulmuş Diyarlar evreni ile bağlantılar anlatılmakla birlikte, bir diğer Ravenloft karakteri olan Lord Soth ile de Ejderha Mızrağı evreniyle bağlantı kurulmaktadır. Ravenloft'ta bu iki evrenle paralellik arz etmekle birlikte, daha çok fantastik kurgu sevenlerin iyi bileceği, Lich(ölüm büyücüsü), death knight(ölümsüz şövalyeler) gibi ölümsüz (undead) olarak tabir edilen karanlık yaratıklarla yüz yüze gelinir. Yani elfler, cüceler, şövalyeler gibi pek çok fantastik kurgu evreninin olmazsa olmazları olan türlerle karşılaşmanız olası değildir. Seriyi kasvetli, karanlık ve kötülükle dolu bir ortama sürükleyenler de işbu karakterler ve onların hikayesidir. Strahd sadece Ravenloft'un değil, fantastik kurgunun kült karakterlerindendir. Hayatını anlamlandırış şekli, eylemleri ve söylemleri çok derin anlamlar taşır. Özellikle P.N. Elrod'un kitaplarında Strahd'ın aynı zamanda edebi bir derinlik taşıdığını net olarak fark edebilirsiniz. Sürekli aynı fantastik hikayeler etrafında dolanmaktan sıkılan bünyeler içinse kesinlikle tavsiye edilir. Ortamının bütün kasvetini üzerinizde dolaştıracak ve kelimelerin yarattığı sisin içinde Strahd'ın dişlerini boynunuza geçirecek olmasının ürpertisini yaşatacak olmasına karşın, korku ve fantastik kurgu edebiyatı hayranlarının muhakkak okumuş olması gereken bir kitap.

Yeni bir kitapla buluşmadan önce, siz siz olun ve Strahd'ın bizzat kendisi olan topraklarda adımlarınıza dikkat edin. Ve mümkünse sislerden uzak durun.