Bilgi Ağacının İçinde Daldan Dala: Hayal Kahramanları - Sunay Akın

"Beyaz adam
özgürlük gibi adaleti de
bir kadın heykeliyle simgeledi
ama elinde terazi tutan zavallı kadın
gözleri bağlı olduğu için
kendisine tecavüz edenin
kim olduğunu göremedi"

Sunay Akın'ın Beyaz Adam şiirinden

 

Sunay Akın adını, ilk defa yukarıda paylaştığım, son kıtası Themis ile ilgili olan Beyaz Adam şiiriyle duymuştum. Bu satırlar hukuk fakültesinden mezun olup adalet dağıtacağıma inandığım yıllarda beni alabildiğince sarsmıştı. İtiraf etmem gerekirse, size bugün tanıtacağım kitabına gelene kadar, evimde ne bir şiir kitabı, ne de denemelerinin olduğu bir kitabı olmadı. İyi niyetli olmakla birlikte, gösteriye meyilli bir anlatım tarzı olduğu için televizyonda anlattıklarını da belirli bir noktaya kadar dinlemişimdir. Oyuncak Müzesi dolayısıyla kendisine ciddi bir sempati besliyor olsam da, bu zamana kadar neden herhangi bir kitabını okumayı tercih etmediğimi hiç ayrıntısıyla düşünmedim. İnsanların çok iyi bilmediği veya onlar için sıradan gelebilecek olayları ve hikayeleri, hiç beklemediğiniz bir şekilde farklı hikayelere bağlaması sebebiyle iyi bir anlatıcı olduğuna şüphe yok. Size tanıtacağım kitap Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanmış, karton kapaklı 208 sayfalık bir eser. Ne yalan söyleyeyim beni kitaba almaya iten en önemli şey, kapağında yer alan Kızıl Süpermen'di (Superman Red Son). Sunay Akın'ın hayal kahramanları ile ilgili neler söylemiş olabileceği ve özellikle Süpermen ile ilgili olarak hangi hikayeleri birbirine bağlayacağını çok merak ettiğim için kitabı aldım. Yazarın üslubu tıpkı sözlü anlatımında olduğu gibi akıcı. Birbirinden farklı konular ile ilgili bilgi verirken, sürekli daldan dala geçen bir yapı olduğu için okurken takip etmesi de hızından dolayı zorlayıcı ama epey keyifli oluyor. Kitap çok sayıda denemeden oluşuyor ve aslında bu denemelerin formülasyonu basit. Ana mesaja varılmak üzere, tafsilatlı olarak anlatılıp geliştirilen küçük yan hikayeler. Bu kitapta ise bu yan hikayelerin neredeyse tamamı, hayal kahramanları üzerine kurgulanmış. Bu kahramanların bazılarını çok iyi tanımakla birlikte, belki de kuşak farkından hiç bilmediğim çizgi film kahramanlarının adını da öğrenmiş oldum. Buna karşın anlattıklarının doğruluğunu birebir teyit edebilmek mümkün mü o konuda kafam karışıyor. Sunay Akın, o kadar çok ayrıntı veriyor ve hikayeyi o kadar çok süslüyor ki, bütün bu bilgileri araştırıp, harmanlayıp, kafanızda paralellik kurmayı düşünemeyeceğiniz bağlarla birbirine bağlamanın mümkün olmadığına inanıyorsunuz. Ancak oturup, bütün verdiği bilgilerin doğru olup olmadığını teyit etmediğimi söyleyebilirim. Bilgilerin teyit edilmesi hususundan iki kez bahsediyor olmam, bazı bilgilerin mevcut olduğu kaynağı bulup, oradan daha geniş dünyalara açılma isteğimden kaynaklanıyor. Fakat, akademik bir kaygı taşımadığı için kitabın bir kaynakçası yok.


Sadece bir kaç denemesiyle ilgili olarak internet üzerinden okuduğum şeyler var ki, Akın'ın kaleminden çıkan bazı bilgilerin, tamamen hatalı olmasa da, güzel kurgulanmak adına bir miktar saptırılmış olabileceğini belirtiyorlar. Kitabın içerisinde otuz sekiz adet deneme/yazı mevcut ve bu denemelerin arasında, bir anda Anıtkabirdeyken, kendinizi Saint -Exupêry ile İstanbul'da buluyor, oradan Louvre Müzesine bir yolculuk yapıp, Mona Lisa'nın gizemini çözmeye çalışıyorsunuz. Akın'ın üslubunda mükemmel olan bir özellik fark ettim. O da her yazısı birbirinden bağımsız olarak bir anlam ifade ediyorken, kitap içerisinde birbirini takip eden yazıların kendi aralarında bir süreklilik taşıyor olması. Bu konuda bu kadar etkilenmemin sebebi bu denemelerin bilinçli olarak yazılıp yazılmadığını bilmememekten kaynaklanıyor. Ancak iki durumda da, yani önceden dağınık olarak yazılmış yazıların kitap içerisinde bu şekilde düzenlenmesi halinde de, bilinçli olarak arka arkaya yazılmış olmaları halinde de bu hususun okuyucunun yazılardan kopmasına büyük bir engel teşkil ettiğini düşünüyorum. Bu anlamıyla da kitabın sürükleyiciliği hiçbir zaman kaybolmuyor. Bu tip denemelerden müteşekkil kitaplar, belirli bir üst başlıkta toplanmadığı müddetçe genel itibariyle şarkıcıların en iyi şarkılarından derlediği albümler gibi durur. Sunay Akın'ın kitabıysa, hem taşıdığı üst başlık, hem verdiği bilgiler, hem de bazı konulara bakış açısı sebebiyle "ince gördüğü" tespitlerle kendi emsallerinden rahatlıkla sıyrılabiliyor. Tabii bu durumun aksine, zaman zaman yakın siyasi tarihe ufak tefek atıfları, göndermeleri de görebiliyorsunuz ki, diğer yazılarını okumamış olmakla birlikte, televizyonda gördüğüm ve sosyal medyada takip ettiğim kadarıyla bu onun tarzına yapışan, alameti farikası haline gelmiş bir durum. Aslında bu tanıtım yazısını kitabı okumuş olduğum 2016 Nisan ayında yazmaya başlamış ve iş temposundan dolayı yarım bırakmıştım. Tamamlamak dokuz ay sonrasına kısmetmiş. Sunay Akın'ın meramını anlatma şekli, popüler okuyucunun ilgisini rahatlıkla cezbedecek oranda ayarlanmış olduğu için okurken çok memnun kalacağınız bir kitap. Hele ki, içinde yaşayan çocuğu hiç susturmamış olan, çizgi roman meraklısı, hayal kurmaktan hoşlanan ve hayallerini süsleyen kahramanlarla ilgili detayları öğrenmek isteyen okuyucu için biçilmiş kaftan niteliğinde olduğunu da ekleyeyim.

Uzun bir aradan sonra, yeniden blog içerisinde bir tanıtım yazısı yayınlayabilmek güzel. Elbette Ayarsız dergisindeki yazılar da devam edecek. Bütün bu hususlarla ilgili bir önceki bilgilendirme yazısını da okumuş olduğunuza şüphem yok.

Kitaplarla kalın.